Biden, Erdoğan’ı kutladı, İsveç’in NATO üyeliği ve F-16’lar masada
İspanya ile Türkiye arasındaki kişi başına gelir farkı 1990 ve 2000’li yıllarda açıldı. Bunda en büyük rolü İspanya’nın 1986’da AB'ye tam üye olarak alınması oynadı ama ekonomik atılımda tam demokrasiye geçişin azımsanmayacak rolü vardı.
İspanya iç savaşında Cumhuriyetçileri yenerek iktidara gelen General Franco tam 36 yıl ülkeyi diktatörlükle yönetti. İspanya o dönemde Avrupa’nın en yoksul ülkelerinden biriydi. Ünlü yönetmen Luis Bunuel’in Ekmeksiz Toprak adlı belgeseli İspanya’nın II. Dünya Savaşı öncesindeki sefaletinin boyutlarını ortaya koyar.
Franco 1975 yılında yatağında öldüğünde İspanya hâlâ Batı Avrupa’nın en geri ülkelerinden biriydi. 1977’de on yıllar sonra İspanya’da ilk serbest seçimler gerçekleştirildi. Bu seçimi sağ eğilimli Demokratik Merkez partisi Birliği yüzde 34.4 oyla kazandı. Franco döneminde ağır baskı altında tutulan solu bir araya getiren, karizmatik Felipe Gonzales liderliğindeki Sosyalist İşçi Partisi de yüzde 29.3 aldı.
Seçimde en çok oyu alan beş partiden seçilen yedi temsilci İspanya’nın demokrasiye geçişini tamamlayacak anayasa üzerinde çalışmaya başladılar. İspanya’nın demokrasiye geçiş sürecini tamamlayan anayasa 1978 yılında onaylandı ve tam 36 yıl diktatörlükle yönetilen İspanya şaşılacak derecede kısa süre içinde Avrupa standartlarında demokrasiye geçti. (Arada darbe tehdidi atlattı ama o kadarı olur.)
Demokrasiye geçişe İspanya’nın ekonomik mucizesi eşlik etti. Evet, mucize. Bugün ekonomik mucize denince akla Çin geliyor. Biraz daha eskiler Güney Kore’yi hatırlıyor. Ama onlardan önce İspanya vardı (ve tabii ondan da önce Japonya.) Bunuel’in Ekmeksiz Toprak filmindeki yoksul İspanya, demokrasiye geçtikten sonra kısa denebilecek süre içinde zenginler ligine girmeyi başardı. Ekmeksiz Toprak’ın sefil İspanya’sı bugün 30 bin dolar kişi başına gelire sahip. Yani Türkiye’nin üç katı. Oysa 1960’ların ortasında İspanya’nın kişi başına geliri Türkiye’nin iki katı bile değildi.
Yukarıdaki grafikte (Kaynak: Dünya Bankası) fark edileceği gibi İspanya ile Türkiye arasındaki kişi başına gelir farkı 1990 ve 2000’li yıllarda açıldı. Evet, bunda en büyük rolü İspanya’nın 1986’da Avrupa Birliği’ne (AB) tam üye olarak alınması oynadı. Başta Almanya olmak üzere AB ülkeleri Franco’nun ölümü sonrasında İspanya’ya ellerini uzatarak onu kendi yanlarına çektiler. Ama ekonomik atılımda tam demokrasiye geçişin azımsanmayacak rolü vardı.
Franco öldüğünde İspanya’nın toplam milli geliri (Gayri safi yurtiçi hasıla) 114 milyar dolardı. Aynı yıl Türkiye’nin milli geliri 45 milyar dolar olarak hesaplanıyordu. Yani İspanya ekonomisi Türkiye’nin 2.5 katıydı. 1986 yılında İspanya ekonomisi 251 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşmış, Türkiye 76 milyar
Özellikle 1980’li yıllarda İspanya’nın yaptığı ekonomik atılıma dikkatinizi çekmek isterim. Bu atılım 1982’de iktidara gelen Felipe Gonzales liderliğindeki Sosyalist İşçi Partisi döneminde gerçekleşti.
İspanya ekonomisi bir süredir patinaj yapıyor. Çünkü İtalya, Portekiz, İspanya, Yunanistan gibi güney Avrupa ülkeleri dev kamu borcu altında eziliyorlar. Ama bu yazının konusu o değil, demokrasinin ekonomiye yaptığı büyük doping. Oluyor…